Maruz Bırakma

maruz bırakma

Maruz Bırakma

Alıştırma ilkesi

İnsanlar herhangi bir kaygı oluşturacak durumda baş etme stratejisi olarak sıklıkla kaçınma davranışında bulunurlar. Kaçınma davranışı, açık bir şekilde uygulanmanın yanı sıra çok göze çarpmayan bir şekilde de gerçekleşebilir. Örneğin kişi, sosyal ortamlarda kaygılanan bir kişi konuşma yapmaktan, görüşlerini açık bir şekilde ifade etmek gibi belirgin davranışlardan veya konuşurken farkında olmadan göz teması kurmaktan kaçınabilir.

Kaçınma eğilimi, o an için acil bir rahatlama sağlasa da sorunu çözmeye yaramaz, aksine sorunun daha da güçlenmesine ve kalıcı hale gelmesine neden olur (Beck, 2015). Böyle bir baş etme stratejisi kullanmak, gün geçtikçe insanların hareket özgürlüğünü kısıtlar.

Yüzleştirme (exposure/maruz bırakma) teknikleri kaçma, kaçınma ve güvenlik davranışlarını söndürmek, onun yerine hastayı bu durumlarla yaşamaya alıştırmayı amaçlar. Maruz Bırakma/ Exposure Tekniğinde dikkat edilmesi gerekenler bazı noktalar vardır. Çoğunlukla yapılan hatalardan biri, alıştırma (exposure) deneyiminin hastanın tolere edebileceği düzeyin üzerinde, yani irritasyon oluşturup tedaviye uyumu engelleyecek biçimde verilmesidir. Başarılı tedavi için danışanın motivasyonu, isteği ve hedefleri gerçekleştirebilmesi çok önemlidir. Bu nedenle maruz bırakma hedefleri danışan için basitten zora doğru ilerleyen bir hiyerarşik düzende uygulanmalıdır. Gerçekleştirilmesi en kolay hedef ilk sıraya alınmalı, en kaygı verici olan ise hiyerarşinin son basamağında yer almalıdır. Aksi takdirde kişinin tedaviyi erken terk etmesi ve başarısızlık hissine kapılması gibi durumlar ortaya çıkar.

Her alıştırma/maruz bırakma metodu (Exposure) tedavi edici midir?

Kapalı alanlarda kaygılanan bir kişiyle exposure tekniği ile çalışıldığını düşünelim. Süreç içerisinde kapalı alanda ne yapacağı ve belirtilerini nasıl kontrol edeceğini öğretilerek, kademeli olarak kapalı alanlara maruz bırakıldığında bu kaygının azaldığı ve kişide belirgin bir iyileşme olduğu görülür. Fakat kapalı alan korkusu olan ve altı ay hücre hapsinde kaldıktan sonra tahliye olan eski bir mahkumla çalışırken işler tam olarak anlatıldığı gibi ilerlemeyebilir.  Normalde bu klostrofobik danışanın altı ay gibi uzun bir zaman dilimde kapalı kaldığı hücrede, kapalı alana maruz bırakıldığını söyleyebiliriz, ancak tahliye olduktan sonra kapalı alan kaygısıyla ilgili hiçbir iyileşme görülmemiştir. Çünkü, kaçınma davranışının azalmış olması kaygının muhakkak azalacağı anlamına gelmez, ama kaygının azalması kaçınmanın azalmasıyla doğru orantılıdır.

 

Kaynaklar Beck, J., (2015). Bilişsel Davranışçı Terapi: Temelleri ve Ötesi, 2. Baskı, Nobel Yayınevi