Bilişsel terapinin doğuşu 1955 yılında kendisi de bir psikodinamik terapist olan Albert Ellis tarafından olmuştur. Ellis, hastalarının çok iyi içgörü kazanmalarına rağmen psikodinamik terapiyle çok fazla değişmediklerini fark etmişti ve bu eksikliğin hastaların bilişlerinin dikkate alınmamasıydı. Ellis’e (1994) göre psikoterapi odak noktası olarak hastaların düşünce ve inançlarını almalıydı. Daha sonraları Ellis’in terapisi akılcı duygusal davranış terapisi olarak anılacaktı.
İkinci dalga bilişsel terapi 1960’ların başında Aaron Beck tarafından geliştirilmiştir. Daha sonra aynı yıllarda gelişimi ivme kazanan davranışçı terapi ile birleştirilmiş ve gelişimine ‘bilişsel davranışçı terapi’ olarak devam etmiştir. Aslında psikanaliz eğitimi almış olan Beck, bu yaklaşımın teorilerinin tıp çevresi tarafından kabul edilmesi amacıyla rüyalar ile çalışmalara başlamış ancak beklediği sonuçları elde edememiştir. Birçok sorunun altındaki sebeplerin psikanalitik kuramda belirtilen karmaşık nedenleri olmadığını, daha basit açıklamalarla ulaşılabildiğini keşfetmiştir. Buna yönelik olarak depresyon için kısa süreli, yapılandırılmış, var olan sorunları çözme odaklı, düşünce ve davranışları değiştirmeye yönelik psikoterapi tasarlamıştır. İlk başlarda depresyon konusunda çalışma başlandığı için, hastalara sorunları çözme, davranışsal aktif olma ve depresif düşünceleri tespit etmeye odaklanmıştır. Ancak diğer bozukluklara uygulandığında farklı odak noktaları gereksinimi doğmuştur. Bu sebeple o zamandan bu yana, her bir bozukluk için yeniden geliştirilmiştir.
Bilişsel davranışçı terapiyi halihazırda olan yaklaşımlardan farklı kılan farklı eğitim düzeyleri, sosyokültürel çevreler ve yaş gruplarına adapte edilebilmesidir. Çünkü tedavi her hastanın bireysel farklılıklarını esas alır. Onların kavramsallaştırılması ve anlayışına dayalıdır. Esas teorisi insanlardaki sorunların altta yatan işlevsel olmayan düşüncelerin, insanların davranış ve duygularını etkilemesidir. Eğer bunlarda değişim sağlanırsa yani insanlar düşüncelerini daha gerçekçi ve adaptatif yollarla ifade etmeyi öğrenirlerse duyguları ve davranışları da değişebilmektedir.
Günümüzde Bilişsel Davranışçı Terapi
1970-1980 arası önemli ölçüde Aaron T. Beck ve Albert Ellis’in adlarıyla anılan kuramın etkisi 1980’lerde çığ gibi büyümüş ve adeta psikoloji alanında bir bilişsel devrim başlatmıştır (Türkçapar 2008). 1980’li yıllarda öncelikle panik bozukluk, sosyal fobi, obsesif kompulsif bozukluk, yaygın anksiyete bozukluğu gibi anksiyete bozukluklarına yönelmiş, bunu kişilik bozuklukları, yeme bozuklukları, somatoform bozukluklar ve nihayet 1980’lerin sonuna doğru psikotik bozukluklarla ilgili psikopatoloji ve tedaviye yönelik kuramsal çalışmalar izlemiştir (Türkçapar & Sargın, 2011).
Türkiye’de Durum
Ülkemizde ilk defa başta Hacettepe Üniversitesi Psikoloji bölümü tarafından tanıtılan bilişsel terapi, daha sonra Kognitif Davranış Terapileri derneğinin çalışmalarıyla yaygınlaştı ve özellikle 2000’lerin başından itibaren akademisyen ve klinisyenlerin bilişsel terapiye olan ilgileri giderek arttı (Türkçapar & Sargın, 2011). 2010 yılında Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler Derneği (BDPD) kurulmuştur. Günümüzde de birçok saygıdeğer üniversitenin yüksek lisans bölümlerinde BDT ağırlıklı eğitim verilmektedir ve birçok merkez tarafından terapistlere değişik hastalıklara yönelik uzmanlaşmış bilişsel davranışçı eğitimler sağlanmaktadır.
Kaynakça
Beck, A.T., (1967). Depression. causes and treatmant. Philadelphia. University of Pennsylvania Press
Beck, J., (2015). Bilişsel Davranışçı Terapi: Temelleri ve Ötesi, 2. Baskı, Nobel Yayınevi
Ellis, A., (1994) Reason and emotion in psychotherapy: A comprehensive method of treating human disturbances: Revised and updated. New York, Citadel Publication,
Türkçapar, M. H., & Sargın, A.E, (2012). Bilişsel Davranışçı Psikoterapiler: Tarihçe ve Gelişim. Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi, 1(1):7-14
Türkçapar, M. H., (2008). Bilişsel terapi: temel ilkeler ve uygulama, 3. Baskı, Ankara. HYB yayıncılık.